AKDENİZ'DE FELSEFE
  TÜRKİYE’DE FELSEFE
 
 
 
 
 
TÜRKİYE’DE FELSEFE VE TARİHİ
 
 
 

Her dönemde ilkel ve ya mitolojikte olsa düşünce ve felsefe görülmektedir. Çağdaş felsefenin Türk toplumunda ortaya çıkması Tanzimat dönemindedir(1839-1878). İlk üniversitemizin kuruluşu ise 1863tür.felsefe dersleri üniversitede 1912den sonra ki aşamada başlar. Batıda ortaya çıkan felsefe bu dönemde çeşitli yönleriyle ve çeşitli bağlamlarda gündeme getirilmiş, dergi, kitap ve gazetelerin bilgilendirilmesiyle de etki alanını bulabilmektedir. Batıdan yapılan felsefe çevirileri Tanzimat döneminde başlamıştır. Fakat eğitim alanında bir gelişme olmamıştır. Kimi olumlu gelişmelere karşın egemen olan Mutlakıyet rejimidir ve bu rejim gerici medrese zihniyetinin büyük etkisi altındadır.
 
Toplumda ki uyanışı önlemek için baskı artınca kimi aydınlar batıya özelliklede Fransa’ya sığınmışlardır. Oradaki ilerici düşünce ortamıyla doğrudan ilişki kurmuşlardır. Düşünceye ve felsefeye politika konusu olarak bakılmakta, Avrupa’da ki düşünce ve felsefe akımları benimsenirse onların toplumun dertlerine deva olacağına inanılmaktadır
 
Felsefe tarihine bakıldığında başlıca konuları; ahlak, siyaset, bilim, teknik ve sanat olan çağdaş felsefe, bunların teorilerini hazırlama çabası içerisindedir. İlk aşamada ki tavrı daha çok dogmaları ve dinsel düşünceleri eleştirmek olmuştur. İkinci aşamada ise kendi ilkelerini ve yöntemlerini ortaya koymak için çabalar. Türkiye’de felsefe 1. Ve 2. Meşrutiyet Dönemlerinde hatta cumhuriyetin ilk yıllarında kendine özel bir alanın bulunduğunu bilememiş, kavrayamamıştır. Hilmi Ziya Ülken in dediği gibi ortamın basit düşünce gereksinimleri ile gerçek felsefe arasında ki uzaklık henüz büyüktür. Bilimin ve tekniğin öğrenilmesine ilgi artmıştır fakat felsefe ihmal edilmiştir. Yöntemin felsefe dayandığı düşünülmemiştir.
 
Ülkenin uzun yıllar öz dilinden uzaklaşmak zorunda kalması felsefe yapmayı hemen hemen olanaksız hale getirmiştir. Cumhuriyetin ilk yılları Tanzimat ile başlayan aydınlanmacı eğilimin iyice açığa çıktığı, kültür sorunlarının daha belirgin bir biçimde ortaya konulduğu, bunların devrimler yoluyla çözümlenmesine gidilecek yıllardır. Felsefe yapabilmek için ulusal dil gerekir. Cumhuriyet döneminde bunun farkına varılmıştır.
 
1930-1940 yılları arası dünya klasiklerinin ve felsefe klasiğinin devletçe çevrilip düzenli olarak yayımlandığı yıllardır. Felsefe bilgi ve kültürün elde edilmesinde büyük yarar sağlamıştır.
 
1950 yıllarında İstanbul üniversitesinde felsefe, psikoloji ve sosyolojiden ayrılmıştır. Felsefe ortaöğretim müfredatına ancak cumhuriyet ile girmiştir. Bizde felsefe alanında ki ilk dernekleşme 1928 yılında Hilmi Ziya Ülken in girişimleriyle meydana gelmiştir ve 1940 a kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Macit Gökberk ve arkadaşları 1949 da yeni bir felsefe cemiyeti kurmuşlardır.
 
Prof. İoanna Küçüradi ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye felsefe kurumu çalışmalarını halen sürdürmektedir. IoannaKuçuradi’nin uluslararası felsefe kurumları federasyonuna başkanlığına seçilmesi felsefenin dünya da ve Türkiye’de kendisini tanıyabilmesini gerçekleştirmektedir. 



 
Türkiye’de ki ilk felsefe doktorası 1930’lu yılların başında yapılmıştır. Tez çalışmaları gittikçe artmıştır. Nesnel yargıda bulunabilmek için bu tezlerin yayımlanması gerekmektedir. Üniversitelerimiz 1980den bu yana yayım yapmamaktadır. Şuanda 4 felsefe dergisi yayımlanmaktadır.
 
Türkiye de felsefe varlığının bilinmesi için sosyolojiden yararlanmıştır. Araştırmacıların kitap ve belge sorunu nu ortadan kaldırmak için çalışmalara açık, belge merkezleri, arşivler kurulmalıdır. Felsefecilerin tanınması için onların anılarına, anma törenlerine ihtiyaç vardır. Cumhuriyetimizin 75. Yılında bu çalışmalar önem kazanmıştır.
 
Dilimizin Arapça ve Farsçanın etkisinde olması felsefe çalışması yapmayı ve düşünce üretmeyi engelliyordu. Dilimizin Türkçeleşmesiyle Rönesans ve aydınlanma yoluna girebildik.1933’te üniversite reformu gerçekleşti. Üniversitemize Almanya’dan gelen Prof’lar arasında filozof H. Reichenbach felsefe bölümünün başkanı oldu. Bilimsel felsefenin kurucularındandır. Macit Gökberk Von Aster’in çevirmeni ve asistanı olmuştur. Felsefe bölümü 1935 ten sonra bilinçli olarak seçilmeye başlandı. W. Kranz antik felsefenin ve yunan mitolojisinin sayılı uzmanlarındandır. Alman hocalardan sonra felsefe tarihi derslerini uzunca bir süre Macit Gökberk sonra mermi Uygur, sistematik felsefeyi Takiyettin Mengüşoglu ve Halil Vehbi Eralp, ahlak felsefesini Bediha Akarsu, sanat felsefesi derslerini İsmail Tunalı verdi.
 
Felsefe gramer terimleri 1942 de yayımlandı. Felsefenin gelişmesinde dilde özelleşmenin belirleyici işlevi olmuştur. İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümü 1939 da felsefe semineri dergisini yayımlamıştır. Dilde sürekli bir ilerleme meydana gelmiştir. Ankara üniversitesinde felsefe dersleri 1939 da konulmuştur. Daha sonra diğer açılan Üniversitelere de felsefe bölümü açılmıştır.1970’te felsefe ve mantık, bilim tarihi anabilim dalı adı altında yüksek lisans öğretimine başlandı. Hilmi Ziya Ülken kurduğu felsefe cemiyetinin etkinliklerini “felsefe ve içtimaiyat” dergisinde, neler yapıldığını “sosyoloji” dergisinde yayımladı.1987 de Ankara’da felsefe derneği kuruldu ve etkinlikleri devam etmektedir.
 
1994’te Türkiye felsefe kurumu, İstanbul ve Marmara üniversitesinin ortak girişimi ile ”Fenomenolojik sorun olarak Avrupa’nın dönüşümlü uluslararası kollokyumu” düzenlenmiştir.1997’de felsefe kurumuna bağlı olarak ”fenomenoloji birimi” oluşturuldu ve etkinliklerine başladı.
 
Bibliyografya çalışmaları felsefe uğraşılarında yol gösterici bir özelliğe sahiptir. Biyografi çalışmaları ise yok denecek kadar azdır. Dergi kitap gibi sistemleşmiş düşünceyi değil sistemleşmekte olan düşünceyi yayma aracı olarak nitelendirilebilir.
 
Dergi aydınlanma döneminin ürünüdür. Bizde ilk dergi 1849’da yayımlanan Vekay-i Tıbbiye dir.1862’de Mecmua-i Finun dergisi yayımlanmıştır ve bu dergi ilk bilim dergimiz olan Cemiyet-i ilmiye-i Osmaniye’nin yayın organı olarak değeri farklıdır. Çağdaş bilim ve felsefe dili ilk kez bu dergide tartışılmıştır. Felsefe dergisi1911’de Selanik’ te” Yeni Felsefe Mecmuası” adında yayımlanmıştır. 1912’de yayımlanan Baha Tefik’ in “Felsefe Mecmuası” maddeci felsefeyi savunan ve evrimci kurama da yer veren bir dergidir. 1913’te”Ceride-i Felsefe” dergisini baha İsmail yayımlamıştır. Akademik kurumların dergi çıkarmaları 1916’da başlar. “Dergâh” dergisi birinci dünya savaşından sonra felsefe mesajı iletmektedir. Bu dergide bireye yönelme vardır. 1923’te yayımlanan “İçtihat” dergisi batıcılığı sürdürmüştür. Ziya Gökalp in yayımladığı “Küçük mecmua” ilk düşünce dergisidir. “aydınlık” dergisi Marksist felsefeyi savunmuştur. Yeni Fikir dergisin de enerjetizm felsefesi yapmaya çalışılmıştır ve Anadolu’nun ikinci düşünce dergisidir. “Hayat” dergisi 1926’da yayımlanmıştır ve Atatürk’ün dile getirdiği “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” önde gelen ilkesidir. Başlıca felsefesi Amerika’dan dünyaya yayılan propagandacılıktır. 1932’de Hilmi ziya ülkenin “felsefe yıllığı” yayımlanmıştır. Kişilikçiliğe dayanmaktadır. Hüseyin Cahit yalçın 1933’te “fikir hareketleri” dergisini yayımlamıştır. Çağdaş Avrupa’nın düşünce akımlarını tanıtmaya çalışmıştır. “yeni adam” dergisi halk üniversitesi görevi yapmıştır. “kadro” dergisinde Kemalist devrimleri ideolojisi oluşturulması amaçlanmıştır. 1933_1949 yılları arasında yayımlanan “yücel” dergisi hümanizme ve laiklik konusuna batı klasiklerini değerlendirmeye önem verirken felsefeyi de öne alır. 15 Nisan 1938’de yayımlanan “insan” dergisi cumhuriyetin amaçlarını sıralar. “Hareket” dergisi gizemci ve ruhçu yönleriyle aydınlanmaya karşı özellikler taşımaktadır. “Felsefe Arkivi” 1945 te yayımlanmaya başlamış ve felsefe çalışmaları hakkında bilgi vermiştir.1968_1972 yılları arasında “bilge” dergisi felsefeye önem vermiştir. Avşar Timuçin’in felsefe dergisi felsefeyi eleştiren bir tutum içindedir. “Seminer” dergisi varlığını 1982’den 1993’e kadar devam ettirmiş ve felsefeye öncelik tanımıştır.1991’de yayımlanan “felsefe dünyası” Türkiye de ki felsefenin değişik yönlerini dile getirmektedir. Günümüzde ise yayımlanan felsefe dergileri felsefe bölümü kurulan üniversitelerde gerçekleşmektedir.
 
Çeviri yapmak kapalı toplumdan açık topluma geçmenin yoludur, bir nevi kültür alışverişidir. Çeviriler kültürel etkileşimleri arttırmakta ve olumlu etkilemektedir. Terimler konusundaki Türkçe çalışmaları 1930’ların sonunda MEB ile TDK’ da kurulan kamuoyunun aracılığı ile yapıldı. Felsefe terimleri 1940’dan sonra ele alındı. Hilmi Ziya Ülken ve Macit Gökberk “felsefe terimleri” dergisini çıkardı. Çeviri örnekleri felsefe dilinin kurulmasında büyük yardımcı olmuştur. 1979 kültür bakanlığı “çeviri” adında bir dergi çıkardı fakat devamı gelmedi. Bugün elimizde kalan tek çeviri dergisi “mefiz çeviri”dir. Felsefe dalında çeviriler, gelişmeler diğer bilim dallarından sonra gerçekleşmiştir çünkü dinin toplumun üzerinde etkisi fazlaydı. Terimler konusunda çeşitli görüşler savunulmuştur. Dilin akıcı kullanılması daha çok insana ulaşmak demekti ve bunu gerçekleştirmek adına Türk Dil Kurumu buna el attı. Felsefe dilindeki gelişmeler yeterli olmamış tam amacına ulaşamamış fakat gerektiği yolda ilerlemiş ve zenginleşmiştir.
 
Ülkedeki yayın işlerine düzen verme adına 1929’da yücel “birinci yayın kongresini” topladı. 1946’da çok partili düzene geçildi ve oturmayan bir sistem üzerine yeni düzen inşa edilmeye çalışıldı. Üzerindeki baskılar nedeniyle yücel bakanlıktan istifa etti ve cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı. Felsefe alanındaki eğitime ve çalışmalara en büyük katkı İstanbul üniversitesinde olmuştur.
 
Türkiye de ilk Sosyal Bilimler ve Felsefe Sempozyumu 1984te Erzurum Atatürk üniversitesi felsefe bölümü tarafından, başarıyla uygulandı. Bunu başardıktan sonra 1. Felsefe ve sosyal bilimler kongresini düzenleyerek yüzden fazla felsefeci ve bilim adamına çağrıda bulundular. Kongrede özellikle üzerinde durulan şey felsefenin ve sosyal bilimlerin en az fen bilimleri kadar önemli ve gerekli olduğunu vurgulamak, bir taraf eksik kalırsa diğer tarafında sorun yaşayacağını anlatmaktı. Sosyal bilimler araştırma kurumunun kurulması istenmiştir. Toplantıda vurgulanan en önemli şey felsefesiz bilim, bilimsiz felsefe olmayacağıydı. Daha sonra Eskişehir de bir seminer düzenlendi ve bilimle felsefenin ayrılmaz bütünlüğü tartışıldı. Türkiye’ nin bilim sıralamasında 47. Sırada olusu durumun ne kadar ciddi olduğunun göstergesidir.
 
Türkiye 1. Felsefe-Mantık-Bilim Tarihi Sempozyum’un da çeşitli konular ele alınmış, bilim ve felsefe arasında ki bağ konusunda ayrıntılı durulmuştur. Felsefesiz bilim, bilimsiz felsefe olmaz konusu dışında terminoloji konusu da dile getirilmiştir. Felsefe alanında terminoloji konusunda büyük tartışmalara neden olmuştur ama dil konusunda da geçmişe, Arapçaya veya Osmanlıcaya dönülmeyeceği kesindir.
 
Türkiye İkinci Mantık ve Bilim Tarihi Sempozyumu Ege Üniversitesinin girişimi ile İzmir’de yapıldı. Bu sempozyumun özelliği yabancı üniversitelerden dört felsefeci katılmıştır ve böyle bir şey ilk kez oluyordu. Ahmet Aslan felsefenin bilim ve sanatın gelişmesinde de etkili olduğunu, insanları birleştirdiği için “logos” olduğunu ve felsefe olmadan ortak bir dil, ortak bir dünya yaratılamayacağını söylemiştir. İkinci sempozyumun diğer bir özelliği de, felsefenin, Türkiye de dünden bugüne gelen varlığının değerlendirilmesine yeni bir bakış açısı getirmiştir.
 
Vaazdan konferansa geçiş Tanzimat Döneminde başlamıştır.”sohbet’ten” seminer, sempozyum, ve açık oturum gibi etkinliklere geçiş Cumhuriyetten sonra olmuştur. İlk sempozyum ve seminer uygulamaları 1933 Üniversite Reformu’nu izlemiştir.Cumhuriyet’in ilk felsefeci kuşağı; Hilmi Ziya Ülken, Mehmet Emin Erişirgil, Mehmet İzzet gibi kişilerdir. İkinci kuşakta ise Macit Gökberk, Halil Vehbi Eralp, Nusret Hızır, Suut Kemal, Mazhar Şevket İprişoğlu, Takiyettin Mengüşoğlu gibi isimler yar almaktadır.
 
Cumhuriyet’te felsefe işte böyle ilerlemekte 75 yıl felsefe acısından böyle geride kalmaktadır. Önümüzde ki yıllarda cumhuriyet in ışığında Türkiyede yaşanacak felsefe acısından güzel gelişmeler bizim gibi gençlerin önünü açmakta yardımcı olacaktır bu kuşağın devamı olan bizler bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
 
 
G.SERAY AYTEKİN
 
 
  Bugün 5 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol