SİYASET CİDDİ BİR İŞ’TİR
Siyaset felsefesi bir bütün olarak siyasetin özünü, doğasını, amaçlarını, kapsamını ve içeriğini araştıran; siyasal yaşamda karşılaşılan eylemlerin sonuçlarını, özelliklerini ve dayanaklarını inceleyen; siyasetin sorunlarını, soru edindiği konuları, bunlara getirilen yanıtları felsefi bir gözle irdeleyen; günümüzde var olan ya da geçmişte var olmuş devlet biçimlerini devletlerin oluşum sürecinde çeşitli felsefe akımlarının etkilerini açıklığa kavuşturan felsefe dalıdır.
Felsefe sözlüğü
Bu siyaset felsefesinin terminolojik tanımıdır. İnsanlar ‘siyaset felsefesi’ denilince kimi zaman politikacıların,kimi zaman yönetim biçiminin,kimi zamanda düzenin tanımından ileri gelen bir terimin karşılığı olarak bakarlar bu felsefe dalına.
Fakat siyaset felsefesi,’adalet’,’eşitlik’,’özgürlük’,’insan hakları’,’mülkiyet kavramı’ gibi kavramların anlamlarını bünyesinde barındırıp, insanları bu kavramlar içinde hürleştirmeye çalışmaktadır. Bu kavramlar insanoğlunu yüzyıllardır tartışmalara sokmuş, kimi zaman yanlış anlaşıldığından ötürü yanlış politikalara yoğunlaştırmış, kimi zamanda doğru anlaşılmasına rağmen yanlış aksettirilmiştir. Bu yüzden insanlar hiçbir zaman tam olarak bu kavramların hissettireceği hazlardan nasiplerini alamamış ve fazla riyakâr bir tutum sergileyebilmişlerdir.
Bir özgürlük kavramı ne kadar önemlidir aslında? Veyahut bir adalet kavramı?
Her gün karşılaştığımız durumlara, olaylara ya da duyduğumuz şu söze hiç dikkat ettik mi ya da sorguladık mı? –bu memlekette adalet yok mu? –peki, adalet gerçekten var mı ve biz adaletin anlamını gerçekten bilen bir ülkede, yasalarımızla özgürleşebiliyor muyuz?
İşte bu bağlamda öncelikle bilinmesi gereken tam olarak siyaset felsefesinin ne olduğu ve barındırdığı terimlerin ne kadar doğru kullanıldığıdır. İnsanlar bu tanımları bilir ise, karşılıklarını bekleyecek ve bu beklenti daha güvenilir ve baş ağrıtmayacak bir siyasetin varlığını gösterecektir. Tanımlarla sizi sıkmamak adına-ki her gün mesleği ne olursa olsun politikacılığın bir yerinden çekiştirmeye çalışan insanlardan yeterince duyulan siyaset kavramından – tanım anlamıyla bahsedip, daha çok insanların zihinlerine yanlış empoze edilmiş kavramlardan bahsetmek istiyoruz. Siyaset felsefesinin ortaya çıkışı Eski Yunan’a dayanır. İlk çerçeve çizenler ise Sokrates, Platon, Aristoteles’tir… Ve ilerleyen tarihlerde hemen hemen tüm filozoflar siyaset hakkında görüş belirtmiştir.
Sorular
İyi toplumun nasıl olduğu?
İyi’nin ne olduğu gibi daha çok insan temelli sorulardır. Toplumsal yaşantıda siyasal iktidarın varlığının tartışımı ve ya var olmasının getireceği temel özelliklerden bahsederek giriş yapılmıştır ve bu girişin öne çıkan filozofları günümüzde de görüşlerini benimsediğimiz veya eleştirdiğimiz ama önem verdiğimiz filozoflar; Marx, Cicero, Locke, Spinoza, Hegel, Rousseau, Bentham gibi adlardır. Şimdilik bir tanım niteliği taşıyan bu yazı, daha çok terimlerin anlamlarının doğru bilinmesiyle doğru eleştiriler yöneltmeyi amaçlamaktadır. Yani ilk amaç yanlış bilinen şeylere dikkat çekmektir.
Siyaset felsefesinin 3 ana başlığından söz edilebilmektedir.
Tek elde toplanmış siyasal iktidar
Dağıtılmış siyasal iktidar
Karma siyasal iktidar
...
Toplum yaşamını hangi başlık daha iyi yansıtmaktadır? Tek tek irdeleyeceğimiz 3 ana başlığımız bunlardır. Her sayıda bu başlıklar irdelenecek ve bu başlıkların savunucuları olan filozoflara yer verilecektir. Şimdilik siyaset felsefesini sizi sıkan o tarihlerden, tanımlardan kurtarmak ve daha kolay anlaşılıp fakat daha yoğun düşünme biçimi kazandıran terimlerinden bahsetmek istedim. Çünkü ne zaman nerede olursak olalım siyaset günümüzde ki gibi kahkaha konusu yapılan, bazen bizim canımızı acıtan, bazen de işimize yarayan ufak önemsiz bir terim olmamalıdır.
Siyaset ciddi bir iştir.
Ve toplum yaşamının düzeni açısından ortaya konan bu felsefe,belki fark edilmese de insanoğlunun hayatını ya zorlaştırmış yada kolaylaştırmıştır.Ve insanlar için önemli olan terimlerin anlamını bilememekte siyaset kavramını sıkıcı hale getiren politikacıların işine gelmiştir.Fakat artık insanlar 21.yy’da siyaseti kendi içinde özgürleştirme yoluna gitmeye başlamışlardır.Doğru adımlar,doğru siyaseti..doğru siyaset,ideal toplum düzenini,ideal toplum düzeni de iktidarın gerekliliği veya doğru iktidar nasıl olmalı sorularını doğuracaktır..
Ve bu sorulara verilen cevaplar zamanla tutarlı yapılan bir siyaset felsefesi yaratacaktır…
Ve belki de bu tutarlı siyaset felsefesi, her insanın ihtiyacına doğru yanıtı vermek gerekliliği ile atılacak emin adımlar olmasını sağlayacaktır.
SELDA BEYOĞLU
