FELSEFE-BİLİM İLİŞKİSİ
Felsefenin tarih içinde kendisiyle en fazla iş birliği içinde bulunduğu, kendisinden daha fazla etkilendiği kültürel insani faaliyet bilim olmuştur. Felsefe her şeyden önce evreni, toplumu,insanın bizzat kendisini tanımak ve bilmek amacına yönelik olduğu için bütün bu çalışmaların sonuçlarından haberdar olmama lüksüne sahip değildir.Bilimin amacı da doğru bilgi olduğuna göre o da doğru bilginin imkanı,koşulları,kaynakları,sınırları konusunda kendisine yol gösterebilecek,kendisini eleştirecek ve bilinçli kılacak felsefi araştırmaların sonuçlarına kayıtsız kalmayacaktır.

Ama elbette felsefeyi bir bilim olarak görmemekte fayda vardır.Bilimden daha fazla ‘yaratıcı zekaya’, bilgi birikimine,seziş ve duyuşlara sahiptir felsefe.Bilim incelediği olgular hakkında ‘iyi’, ‘kötü’, ‘haksız’ türünden değer yargılarında da bulunamaz; çünkü buda felsefenin görevidir.Bilim tümevarım ve tümden gelimi kullanırken felsefe daha çok kuramsal düşünüş,seziş ve birleştirici yöntemden yararlanır.
Buradan da anlaşılacağı gibi aslında bilimler bağımsızlıklarını kazansa da felsefe ile bağları tamamen kopmamıştır. Felsefe bilimlerin ulaştığı sonuçları sorgulayıp değerlendirerek bilime yol göstermiştir.Bu da sürekli etkileşim içinde olmalarını sağlamıştır. Bilimin felsefeden etkilenişi gibi aynı durum felsefenin bilim içinde oluşunda da geçerlidir: İlk filozofların aynı zamanda bilim adamı olduklarını hatırlatmadan geçemeyeceğim.Örneğin;Thales matematikçi,Arşimet fizikçi,Aristoteles doğa bilgini,Spinoza mercek ustasıydı.
Felsefe ile bilim arasındaki bağı birbirlerine yardımı dokunan, kimi zaman eleştiren, kimi zaman sorgulayan,yol gösteren sıkı dostluğa benzetmemek elde değil.
GÜLDEN ÇETİN
|