Uçurtma; bir kaç çubuk, bir naylon taban, bir kuyruk ve biraz da ip gerektiren, maliyeti ucuz, uçurulması basit bir eğlence aracı olarak bilinir; fakat hiç düşündük mü uçurtmanın başka neler çağrıştırabileceğini bize, ya da hiç düşündük mü bir çocuğun bilincinde uçurtmanın neler çağrıştırabileceğini?
Bu çok basitçe yapılabilen ve çok basit yöntemlerle uçurulabilen uçurtma aslında sadece bir eğlence aracı değildir. Bir çocuğun bir bireyin özgürlük çağrısının bir yansımasıdır. Doğaya karşı bir alt etme girişimi, yaşadığı toplumun oluşturduğu çevrenin, bölgenin dışına çıkabilmenin anahtarıdır adeta. Çocuk onunla özgürlüğü anlar, o uçtuğu anda özgürlüğü hisseder, özgürlüğün büyüsüne kapılır ve o anda aklında özgürlüğün sözel imgesi canlanır. Uçurabildiyse toplumsal normlara karşı ilk isyanını başarıyla sonuçlandırmıştır çocuk. Sonrasında amaç olabildiğince daha yükseğe çıkartmaktır uçurmayı, tıpkı hiç son bulmayan haz ve istekler gibi. Artık uçurtmasının bağlı olduğu makaraya sarılı ipini korkusuzca salıverir elinden, dengede tutar üstün zekâsıyla, o vakit uçurması onun için en önemli, en vazgeçilmez şeydir. Makarasındaki ip ise özgürlüğünün sınırını oluşturur, sınırını aşmaya çalışır her defasında. Daha yükseğe, daha yükseğe çıkarır uçurtmasını, o en özgürdür noktasına. Makarasındaki ipin son kısmını eline dolamıştır artık sımsıkıca. Özgürlüğünün simgesi dalgalanarak uçmaktadır. Çocuk artık bulunduğu toplumun oluşturduğu kutu şeklindeki çevreye-bölgeye yukardan bakmaktadır. Artık o bir taşkın, bir isyankârdır. Taşkınlıktan haz duymaktadır, sessizce isyan ettiği topluma ağız dolusu isyan etmek hoşuna gitmektedir. Fakat toplumun bu taşkınlığın farkında değildir ve bu isyanı duymamakta, görmemektedir; masumca bir oyun zannetmektedir bunları. Çocuk içten içe gülmektedir çünkü amacına ulaşmıştır.
Aman uçurmasını vurmayınız ki bu hiç iyi olmaz! Uçurtmayı vurduğunuz an toplumla bağları kopuk bir kuşak oluşur. İstemeyiz bunu değilmi, çünkü o an onun umutlarını sona erdirir, özgürlük penceresini kapatır, hayallerini suya düşürürsünüz.Niye karşı olalım ki masumca oynanılan özgürlük oyununa, değil mi?
OSMAN AYER