AKDENİZ'DE FELSEFE
  İNSANOĞLU
 

İçimde beyin gücümün şamatalarını buruşturup, buruşturup bir kenara fırlatıyorum. Yaşamla temasım emanet eşyalar gibi anlamsız bu günlerde. Yeryüzündeki canlılarla iletişimi en kolay aynı zamanda da en tehlikeli olan varlıklar koşuşturuyor her gün dört bir tarafta.

Her biri diğerinin aynısı… Bugün mutlu olan yarın mutsuz, şimdi ağlayan az önce gülüyordu. Çelişkiler aleminin kısır döngüsünde çabalayan ölümlü her biri. Tedirgin suratlar yıllara meydan okuyup, meçhule alırlar yolu. Rutin yaşamlarının aşinası olmuş her biri. Kim bilir hangi acıları saklar uslanmaz beyinleri…

Zavallı bedenler, belki de ne olduğunu anlamadan sıfır amaçla sürpriz vakitlere dolu gözlerle gülmeye çalışıyorlar. Asi olanları da var ki, isyan bayrağını kimselere vermiyorlar. Tepeden tırnağa kuşanmışlar sitemlerini.

Kuşkusuz hepsinin derdi mükemmel bir yaşam sürmek. Mükemmelliğin kime göre olduğu ise tartışılır… “bir dilek tut” denildiği vakit, tüm ağızlarda aklın almadığı namuslu düşünceler can bulur. Gözler istem dışı semaya dikilir, ara, ara göz kapakları dilekleri onaylar sadece.

Kurallar vardır. Toplum habersizce sunmuştur aralara. Uymaya kimse razı değildir laf başı geldi mi? Uyulmadığı takdirde ayıp olur korkusuyla uymayanda yoktur toplumun acımasız kurallarına. Aklın yatmasa da, fikrinle kuralları denkleştirirsin ucundan kabul etmiş gibi görünüp kabullenirsin. Özgür sandığın ruhuna her gün bir kilit daha atarsın.

Sürekli bir savaş kaplamıştır yaşamın tüm evrelerini. Tükenmeyen istekler ve ardı arkası kesilmeyen arzular vardır hep yanımızda. Şöyle bir oturup düşününce geriye adım atmak isteriz biran önce. Geçen yıllardan dileniriz olmayacağını bile, bile.

Yüzümüzde, saçımızda geçen senelerin izleri yer almaya başlayınca, gönlümüze yegane bir sancı saplanır derince. Dirilir tüm geçmiş acılar ve içimize fısıldar silik hatıraları… Gözler buğulu bakışlarıyla gammazlar kederlerini.

Bu mükemmel düzen, harika iftiralara sahne olur zaman, zaman. Riyalar güzel kalplerin arasında, hilekarlık alış veriş hesaplarında, terazi kefelerinde, nefret iki aşığın gönlünde. Mutluluk bir bebeğin gülmesinde saklı, sevgi eve helal lokmanın gelmesinde. Ecele giden bu yolda, her şey var aslında…Yaşamın tadı tatmasını bilende gizli.

Zamana hakim olamıyoruz bu devranda, durağan değil hiçbir şey bu mekanda. Dünya üzerine ayak basan her şeyin bir görevi var aslında. Sevgilerin en yabanı, acıların en vahşisi yaşanır zamanı gelince. Fark etmeden atılırız her şeye ama iş unutmaya gelince ne yaptığımızı fark ederiz sessizce.


         

Hepsinin bir tek yaratıcısı var. Avuçların açıldığı, ruhların teslim edildiği ve bin bir yakarışla kapısına vardığı tek bir yaratıcı…


 

MUALLA YILDIRIM

 

 
  Bugün 7 ziyaretçi (46 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol