Günümüz Türkiye’sin de okuyanın da hali ortada okumayanın da.Mezun olduktan sonra yeni doğmuş bebek gibi bırakacaklar bizi kapitalizmin sıcak kollarına! Gel gelelim asıl meseleye. Bu ülke toprakları üzerindeki öğrenciler olarak, üniversitebünyesinde ne kadar doğru eğitim görüyoruz, ne kadar hazır hissediyoruz kendimizi hayata, daha doğrusu hayata ne kadar hazırlıyoruz kendimizi. Eğitimi ele alacak olursak, işin renginin biraz değişeceğini görürüz. Mezun olduktan sonra bir kuruluşta çalışmaya başlayınca bize bunları okulda öğretmediler deriz içimizden. Gerçi bazı insaflı akademisyenler gerçek hayat hakkında bazı anekdotlarda bulunsa,genel olarak bize öğretilenler sadece bir önizlemeden ibarettir. Tabi burada devreye öğrencinin kendi öğrenme ve kendini geliştirme yetisi girer. Üniversiteden birincilikle mezun olsan bile kendine mesleğin açısından yetiştirmeden ayakta kalamayacağını ve bu çarklar arasında sıkışıp kaybolacağını unutmaması gerekir öğrencinin, tabi arkasında bir dayısı yoksa!
Bu andıklarımız, bugün benimde kendi lisans eğitimimi aldığım iletişim alanında da pek farklı değildir. Türkiye de medyanın hali ortada. Belirli grupların tek eli altında yapılıyor yayıncılık. Sakın ha sanmayın ki mezun olupta mesleğimi dürüstçe yapacağım, doğru haber yapıp, bu yolsuzlukları gün yüzüne çıkartacağım diye! O kadar kolay değil bu işler. Sen koşturursun koşturursun haberi yaparsın, sonra bir bakmışsın manşetlik haberin üçüncü sayfada bile yok! Muhtemelen bir yerlerden bir telefon gelmiştir ya da birinin ayağına basmışsındır. Editöre bir haber gelir, senin bomba bir haberin elinde patlar. Meşakkatlidir bu yollar. Tabi arada bağımsız yayıncılık yapan kurumlar olsa da anca karın tokluğuna çalışırsın oralarda bu da pek çoğumuzun işine gelmez.
Şöyle bir yukarıdan bakarsak tabelaya, gözümüzü kapatmamız gerektiğini görürüz bu alemde tutunmak için. Çok karamsar olmak gerekmiyor tabi ki, ama unutmamakta gerekiyor ki BURASI TÜRKİYE…
ZAFER YILMAZ
|